İnsan Hakları, toplumu ayakta tutan en temel değerleri ve vicdanın sesidir; huzurun teminatıdır; güvenin dayanağıdır. Her hak sahibine hakkını vermektir. Aleyhimize de olsa hakkı üstün tutmaktır. Daima haklının yanında yer almaktır.
Hakkı bilmek, hayatın tüm alanlarına hâkim kılındığı zaman gerçek anlamını bulur. İnsan, sorumluluğu altındaki kişilere karşı adil olmalıdır. Onların haklarını korumalıdır. Alın terini yok saymamalıdır. Kişi, hiç kimseyi aldatmamalı, toplumsal ilişkilerinde de adaleti gözetmeli, hiç kimseye zarar vermemelidir.
Bugün, kadın, erkek, çocuk, yaşlı demeden masum insanları katleden zalimler, yeryüzünde adaletin temsilcisi olduğunu iddia etmektedirler. Filistin, Gazze ve Ortadoğu'daa gördüğümüz gibi bunlar, 'Dünyada adaleti sağlayacağız' söylemiyle beldeleri, şehirleri, ülkeleri yaşanmaz hale getirmektedirler. Kendi çıkarları uğruna insani ve ahlaki bütün değerleri hiçe saymaktadırlar. İşlemiş oldukları tarifsiz zulümlerle, çıkardıkları büyük fitne ve fesatlarla nice acı ve gözyaşına sebep olmaktadırlar.
Şu gerçek unutulmamalıdır ki, dün olduğu gibi bugün de yeryüzünde adaleti, insanlık tesis edecektir. Yeter ki bizler, kaybolan adaleti dünyamıza yeniden hâkim kılmak için sorumluluklarımızı yerine getirmeye gayret edelim. Hayatımızın her alanında hakkı gözetelim. Hakikati dile getirmekten geri durmayalım. Kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun zalimin karşısında, mazlumun yanında yer almak insanlığın ortak kaidesidir. Geleceğe dair ümitlerimizi diri tutalım. İlahi adaletin mutlaka tecelli edeceğine olan inancımızı asla yitirmeyelim.
Bu düşüncelerle, İnsan Hakları Günü'nün özellikle insanlığın ana temel haklarından adeta yoksun bırakılan Filistin, Gazze, Myanmar ve Doğu Türkistan'daki kardeşlerimiz başta olmak üzere, tüm insanlığa barış, huzur ve adalet getirmesini temenni ediyor, 10 Aralık İnsan Hakları Günü'nü kutluyorum.